Monday 9 September 2013

Niye Karşı Çıkılıyor 75, Fırat Kaya

Öncelikle, yarışmalarla ilgili şu görüşümü paylaşayım, hele hele konu Gezi Parkı ve Taksim ise fikir projesi yarışmasından önce "fikir yarışması" düzenlenmelidir. Bütün mimari proje yarışmalarının sorunu burada başlıyor bence. Bir durumun fiziksel olarak somut varlığından önce duygusal ve düşünsel olarak meydana geldiğini biliyoruz. Toplumsal ve psikolojik ve hatta bireysel etkilerini düşünmeden bir proje yarışması açıp; belki yüzlerce mimari projenin boşu boşuna emek harcanarak tasarlanmasına yol açmak düpedüz israftır, hem emek, hem zaman israfıdır, elektrik israfıdır, kağıt israfıdır.

Evet, Gezi sürecinden biraradalığın öğrenilmiş olmasını dilerdim. Bu yarışmadan önce mimarlar, bunun gibi bir uygulamaya fikri zemin hazırlayacak insanları da yanlarına alabilirdi. Orada işçisinden mimarına, memurundan tüccarına herkes fikrini söylerdi ve gerçekten demokratik bir ortam yaratılarak ortak bir payda oluşturulabilirdi. Ondan sonra bu paydayı gerçekten temsil edecek projeyi seçmek için bir yarışma açılabilirdi.

Bunun yerine, daha önce yazan insanlar gibi düşünüyorum, üstten bakan ve tasarım haklarını kendi tekeline alan bir bakış açısıyla hareket edilmiş belli ki. Tasarım yapabilmek, tasarımın oturduğu zemini yaratabilmek değildir. Zaten o, tasarlanabilir bir şey değildir. Bir ihtiyaçtır, bir gereksinimdir o zemin. Mimarların bütün bilim dalları hakkında atıp tutarak tasarım eylemine girişmesi de bu zemini yaratabileceğini sanmasındandır. Neyse ki inşaat aşamasında mimarı engelleyebilen insanlar duruma el koyabilmekteler.

Burada şunu görmek lazım, Gezi sürecinden sonra toplanılan mahalle forumlarında, bu yarışmadan elde edilecek sonuçtan daha yararlı, daha etkin fikirler üretilebildi. Evet, biraz da kıçlarımızı çalışma masalarımızdan kaldırıp parkta çimenlere yayalım. "Açılın, ben mimarım!" diyerek olaya yaklaşmak sadece krizi önler, tedavi edici ve etkili bir müdahale için tam teşekküllü bir beyin fırtınasına ihtiyaç var diye düşünüyorum.